0 0 0000

Ne çektiysek FED'den, IMF'den çektik

Piyasalarımızdaki son dalgalanmalar da yine onların yüzünden olmuştu. YTL karşısında 1.40’ların altına inen dolar, ABD’deki “mortgage sorunu” sırasında, 1.44 düzeylerine kadar çıkmıştı. Şimdi yine Greenspan konuşmaya başladı. 2 hafta önce “ABD’de resesyon yaşanabilir” açıklamaları ile piyasaların sendelemesine neden olan FED’in (ABD Merkez Bankası) eski Başkanı Alan Greenspan, şimdi de “ABD mortgage piyasasında işlerin daha da kötüye gideceğini” söylüyor.

Yani kriz “uyarısı” yapıyor. Greenspan’e sanki “nazire” yapıyormuş gibi, IMF Başkanı Rodrigo Rato da “Piyasadaki daralma sürebilir” diyor. Bir Greenspan açıklama yapıyor, bir Rodrigo Rato. İkisinin de ağzı “hayırlı” laf bilmiyor. Sanki “tetikçilik” yapıyorlar. FED’in eski başkanı Alan Greenspan, “ABD mortgage piyasasında yaşanan dalgalanmanın diğer sektörlere sıçrayacağını” öne sürüyor. Bu düpedüz kriz tetikçiliği. Eğer konutta fiyatlar gerilerse, bu sorun ekonominin diğer sektörlerine yayılacakmış. Henüz böyle bir tablonun oluşmadığına dikkat çeken Greenspan, “Bir yayılma bekliyorum, ancak yayılma henüz görülmüyor” diyor. Uluslararası piyasalardaki son çalkantıların “büyütülmemesi gereken hayatın gerçekleri” olarak görülmesi gerektiğini söyleyen IMF Başkanı Rodrigo Rato, Greenspan’ne nazaran daha “mutedil” davranıyor. ABD’de emlak ve mortgage piyasalarındaki risklerin uzun zamandır bilindiğini vurgulayarak, “Buna rağmen bu piyasalarda riskli pozisyon alanlar daralan bir piyasayla karşılaşacaklar” diyor. Gelelim bizim piyasalardaki duruma. Çin’deki kriz ve Japon Yeni’nin değer kazanması ve ABD mortgage piyasasındaki sorunlar nedeniyle, önce biraz “sarsılan” piyasalar, daha önce de yazdığımız gibi eski yerlerine yakın mevzilendiler. Global piyasalardaki dalgalanmaların en önemli sonucu, “dövizdeki hareketler” oluyor. Çünkü yatırımcılar, “paradan para kazanmak” için yatırımlarını, güvenilir ve “yüksek getirisi” olan ülkelerde tutuyorlar. Allah’a şükür, bizim Merkez Bankası’nın, “yüksek faiz- düşük kur” politikası nedeniyle, “en iyi para kazanılan ülke” biz olduk. Uluslararası yatırımcılar ve fonlar, Japonya’dan yüzde 0.5 faizle borç alıp, Türkiye’de yüzde 20 faizle yatırım yapıyorlar. İster istemez, “carry trade” denen bu uygulamayı yapanlar, Japon Yeni’ndeki bir değişim nedeniyle Türkiye’deki durumlarını da gözden geçiriyorlar.

ABD ekonomisine ilişkin kaygılar nedeniyle uluslararası yatırımcılar, gelişmekte olan piyasalardaki “risklerini” yeniden gözden geçirmeye başladılar. Bu gözden geçirmede, IMF Başkanı Rato’nun konuşması da etkili oldu. Bu yatırımcıların, Japon Yeni’ndeki pozisyonlarının bir bölümünü kapatmak için Türkiye’deki varlıklarında da da satış yapması, bizde de borsa ve dövizde dalgalanmaya neden oldu. Uluslararası fonlar ve yatırımcılar, Japonya’daki pozisyonlarını azaltmak için Japon Yeni almaya başlayınca, zaten bir süredir dolar karşısında değer kazanan Yen, yeni gelen alımlarla daha da yükseliyor. Bu arada, Euro Bölgesi’ndeki faiz oranlarının yüzde 3.5’e çıkmasının ardından, dolar bir “darbe” de eurodan yedi. Euro/ Dolar paritesi 1.3339’a yükseldi

bugün
 

Bu yazı 672 defa okundu.