Sami Kohen
0 0 0000
İran krizinde Türkiye AB gibi düşünüyor
İran konusunda istendiği kadar uluslararası camianın dayanışma içinde olması gereğinden söz edilsin, gerçek şu ki bunun gerçekleşmesi olasılığı oldukça zayıf görünüyor.
Hatta Atlantik'in "iki yakasının bir araya getirilebileceği" de şüpheli.
ABD artık İran'a karşı "yaptırım uygulama aşamasına" gelindiğine inanıyor, "askeri opsiyonu" da bir baskı aracı olarak gündemde tutuyor. Washington bunun için Batı dahil uluslararası camianın "tek vücut" olmasını istiyor. Atlantik ittifakının Avrupa cenahı ise farklı düşünüyor. ABD'nin "nükleer İran" konusundaki kaygılarını paylaşmakla beraber, bırakın askeri seçeneğe, ekonomik yaptırımlara dahi soğuk bakıyor.
Farklı nedenlerden ötürü Rusya, Çin ve de Arap dünyası İran'a karşı bu tür tedbirlere başvurulmasına karşı çıkıyor...
Görüş birliği yok
Türkiye'nin tutumu daha çok AB'nin pozisyonuna yakın. Türk yetkililerine göre Türkiye AB'nin bu konuda yaptığı açıklamalara açıkça destek veriyor. Gerçi Ankara da İran'ın nükleer programından kaygı duyuyor ve Tahran'ın uluslararası camianın çağrılarına uymasını istiyor. (Nitekim Türk hükümeti haftaya Ankara'ya gelmesi beklenen İranlı nükleer müzakereci Ali Laricani'ye bu görüşünü tekrarlayacak). Ama Türk yetkililer (geçen hafta ABD Dışişleri Bakanı Rice'a anlatıldığı gibi) Ankara'nın "hareket marjının sınırlı olduğunu" ve bu nedenle İran'a karşı zorlayıcı tedbirlerin alınmasının ters tepebileceğini belirtiyorlar. Türkiye ancak BM'den konsensüs ile bağlayıcı bir karar (örneğin yaptırımlar konusunda) çıkarsa, buna uymak zorunda kalacak. Ama açıkçası böyle bir kararın çıkması olasılığı oldukça zayıf...
İstek de yok...
Hafta sonu katıldığımız "Brüksel Forumu"nda yapılan konuşmalar, Atlantik'in iki yakasındaki "İran çatlağını" açıkça gözlerin önüne serdi.
Pozisyonları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
ABD'ye göre İran'la aylardır yapılan temaslardan hiçbir sonuç alınmadı. BM Güvenlik Konseyi artık bazı yaptırımlar konusunda karar almalı (başta İranlı yetkililere seyahat yasağı koymak, İran'a yaptırımları durdurmak, İran'ın dışarıdaki fonlarını dondurmak gibi)... Ancak buna herkesin katılması şart. Amerikan yetkilileri şimdi, böyle bir ortak cephe bağlamında Irak savaşı öncesi kullandıkları terimle, "İstekliler Koalisyonu"ndan söz ediyorlar.
AB böyle bir eylem planına destek vermiyor. Forum'da konuşan AB'nin dışişleri sorumlusu Javier Solana açıkça "Biz İstekliler Koalisyonu'na katılmaya hazır değiliz" şeklinde konuştu ve Amerikalıların sert tepkisini çekti. Belli ki, Avrupa "İstekliler Koalisyonu"na katılmaya istekli değiller!..
Rusya ve Çin, özellikle petrol ihtiyaçları ve ekonomik bağları açısından, Tahran ile bozuşmak istemiyorlar. Bu yüzden onlar da yaptırım fikrine karşı çıkıyorlar.
Arap ülkeleri aslında Ahmedinecad'ın politikalarından endişeli. Forum'da Arap konuşmacıların ifade ettiği şu görüş ilginç: "Arap dünyası için İran'ın nükleer silahlara sahip olmasından çok, bugünkü rejimin kendi ideolojisini bölgeye yaymak ve empoze etmek niyetinden rahatsız ve kaygılı"...
Bu farklı tutumlar devam ettikçe, İran krizi karşısında "uluslararası camianın dayanışma" halinde hareket etmesi mümkün mü? Durum öyle olunca da, ABD'nin (yanına alabileceği birkaç "istekli" ile) "tek yanlı bir harekete" geçmesi olasılığı doğmaz mı?
Bu yazı 1,228 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ocak 2012
Rusya ile ''kazan-kazan''
-
20 Aralık 2011
Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
-
23 Eylül 2011
BM’nin Filistin sınavı
-
18 Ağustos 2010
Tabular yıkılırken...
-
6 Ekim 2009
Yorgo’nun dönüşü
-
6 Mayıs 2009
Şimdiki öncelik Kafkasya
-
7 Nisan 2009
Obama’dan çarpıcı mesajlar
-
24 Şubat 2009
Araplar neden birleşmez?
-
20 Ocak 2009
Obama neyi ne kadar değiştirecek?
-
23 Aralık 2008
Ortadoğu’da domino oyunu
-
19 Aralık 2008
Stratejik önem yetmez!
-
4 Kasım 2008
Sürpriz olur mu?
-
10 Ekim 2008
Kriz neleri ne kadar değiştirir?
-
3 Ekim 2008
ABD’de “part-time” sosyalizm!
-
19 Eylül 2008
Livni ile barış olur mu?
-
16 Ağustos 2008
İran’la ilişkilerde ince ayar
-
1 Ağustos 2008
Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
-
10 Temmuz 2008
Neden İstanbul?
-
22 Şubat 2008
Sarkisyan'dan beklenen...
-
20 Şubat 2008
Castro gitti ama Castroizm sürüyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle