En Sıcak Konular

Ali Bayramoğlu


Ali Bayramoğlu
0 0 0000

Askeri zihniyet ve siyasi taşeronu



Kenan Evren'in “Türkiye'yi 8 bölge valiliğine ya da eyalete bölmeyi düşündük” diyen ve fazla ciddiye alınan açıklamaları tartışılmaya devam ediyor. Haber Türk Kanalı'nda 4 saatlik “Basın Klübü” toplantısına katılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. Doğan Güreş'in kimi açıklamaları da yeri tartışmalara yol açacak gibi görünüyor.

Başka ülkelerde benzerleri hapishanelerde yatar ya da sürgünde dolaşırken, Kenan Evren 12 Eylül askeri müdahalesinin ve 3 yıl süren askeri cuntanın lideri, 90 yaşında, basının “tonton” tanımlamasıyla her fırsatta ülkenin gündemine arzı endam ediyor; hüsnü kabul görüyor.

Garip, kendine has bir ülkedir Türkiye…

Kenan Evren ihtilal yaparak, binlerce kişinin işkenceden geçirildiği, 18 yaşını tamamlamadan asıldığı bir dönemin sorumlusu olarak, "demokrasiyi ihlal etti" diye suçlanmadı, suçlanamadı. Şimdi ise düşüncesini açıkladı diye suçlanıyor. Dahası ihtilal reisi olduğu dönemde gerçekleştirmediği ama gerçekleştirmeyi düşündüğü bir işten dolayı bölücülük suçundan hakkında soruşturma açılıyor…

Doğan Güreş ise katıldığı programda göğsünü kabarta kabarta, soru soran gazetecilerin tebessümleri arasında, “Erbakan'a, “Kızılay'a işçiler yürüyor, bir şey olmuyor ama Kızılay'a başka birileri gelir, sen buradan çıkarsın' dedim, bir şey demedi, biraz beyazlaştı” diyor ve ekliyordu: “Şimdi de 28 Şubat öncesine benzer bir durum var. AK Parti aklını başına toplasın…”

Ne demek tüm bunlar?

Madalyonun iki yüzü var.

İlk yüz ayan beyan ortada ve fiilidir. Basın kuruluşlarının bu tür sözlere aşırı değer verip, hatta teşvik etmeleri, hatta alkışlamaları ve gerginliğe çanak tutmasından oluşmaktadır…

İkinci yüz ise bir zihniyete ve o zihniyetin ürettiği siyasete işaret eder. Bu zihniyet “düz askeri mantıkla siyaset yapma”nın anlamını ifşa eden bir yapıdadır.

Nitekim ne zaman emekli bir orgeneral dinlesem, neler söylediğinden çok nasıl söylediğine dikkat eder, kurduğu mantığa bakarım. Açıkçası kurdukları düz mantık türünden, toplum tasavvurundan, diyalog, mutabakat, ilke, hukuk fikrinden bu denli uzak, askeri ve asayiş bilgisi temeli faydacılıktan her sefer irkilirim.

İrkilmem sadece, bu zihniyetin, bakış açısının darbeler döneminde ülkeyi yöneten ve kendisini ideal olarak tanımlayan bir yönetim anlayışı oluşturmasından değildir. Aynı zamanda bu bakış açısının olağan dönemlerde devletin iç işleyişine hâkim olmasındandır.

Bu bakış açısı sadece sorun yaratmaz, sorunun bizatihi kendisidir…

Örnek mi?

İşte emekli generalin kimi sözleri… Güreş mealen diyor ki: “Cumhurbaşkanlığı bir 'sübap' görevi yapar. Örneğin Ahmet Necdet Sezer hükümetin bazı uygulamalarını veto ederek “sübabı açmış” ve tepkileri önlemiştir. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması halinde bu mekanizma ortadan kalkar. Tansiyon fena yükselir. Kaos çıkar…”

Özetle Güreş demek istiyor ki, “Çankaya yürütmenin ve siyasetin önündeki en önemli devlet denetim aracıdır. Demokratik kanallarla bile olsa bu yapı değişirse, kaos çıkar, yani asker tepki gösterir…”

Kaos çıkmasın, yani asker tepki göstermesin diye istenen, onun onayladığı bir kişinin Çankaya'ya çıkması. Ve bu “tehdit-isteğin” demokrasi adına dillendirilmesi, açık ve gizli kampanyalarla yaygınlaştırılması…

Formül basit: “Dediklerimi yapmazsan kaos olur, yani müdahale ederim ve bunun sorumlusu da sen olursun…”

Acıklı olan bu işin siyasi taşeronluğunu bir siyasi partinin, CHP'nin yapmasıdır…

Baykal daha önceki gün şunları söylüyordu: “Erdoğan'ın Köşk'e çıkması Türkiye'yi kaosa götürür… Erdoğan aday olursa, işi Anayasa Mahkemesi'ne götürebiliriz. O zaman öyle bir kaos çıkar ki ortaya… Uzlaşma mecburiyeti o nedenle var…”

Taşeronlukta iş, tehdit politikasına dönüşmeye yüz tutuyorsa, geldiğimiz noktayı varın anlayın artık…

yenişafak



Bu yazı 886 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Eylül 2012 Sorgulama vakti...
    • 28 Ağustos 2012 Kürt sorununda yeni safha...
    • 25 Ağustos 2012 Kürtlerin şiddeti...
    • 30 Haziran 2012 Anter'in katili yaşlanmış mı?
    • 12 Mayıs 2012 Solun şiddetle hesaplaşması
    • 3 Mayıs 2012 Yeni Türkiye'nin doğum belgesi...
    • 21 Şubat 2012 Dink davası ''sil baştan''...
    • 18 Ocak 2012 İkinci cinayet zamanı
    • 17 Ocak 2012 Hrant'a sözüm var...
    • 21 Aralık 2011 Soykırım ve yasa
    • 3 Aralık 2011 Dönme dolap...
    • 30 Eylül 2011 Yazıcıoğlu ve jandarma...
    • 8 Eylül 2011 Aydının şiddetle sınavı...
    • 1 Ağustos 2011 İstifaların anlamı ve yarını: Pek iyi...
    • 28 Temmuz 2011 Parlamentoda bir terörist...
    • 5 Temmuz 2011 Futbolda temizlik, ülkede temizliktir
    • 10 Haziran 2011 Yeni CHP ha! Hadi oradan...
    • 24 Mayıs 2011 MHP'de yaşananlar ve perde arkası
    • 19 Mayıs 2011 Askere ''leş'' toplatmayan generaller iş başında
    • 19 Nisan 2011 Militarist-ulusalcı batak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,878 µs