En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

TÜSİAD ne demek istedi?



'Zenginler Kulübü' diye de bilinen TÜSİAD, topladığı Yüksek İstişare Konseyi aracılığıyla, eğilimini belli etti: Cumhurbaşkanlığı seçiminin gerilime sebep olmasını istemiyor; Çankaya Köşkü'ne çıkacak kişinin 'toplumsal uzlaşma' ile bulunmasından yana…

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın dediği aynen şu: “Cumhurbaşkanlığı bir uzlaşma ve uzlaştırma makamıdır. Bu yalnızca devlet organlarının sağlıklı çalışması açısından değil, toplumsal huzur açısından da önemlidir. Seçimlerin toplumsal uzlaşma içinde yapılması gerekir.”

Bu açıklamada dikkat çeken nokta, TÜSİAD ile Ak Parti'nin 'toplumsal uzlaşma' çizgisinde buluşmaları… Konu tartışma gündemine girdiği ilk günden beri, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ak Parti sözcüleri, ısrarla, 'toplumsal uzlaşma' formülünü savunuyorlar. Ak Parti, adayını, halka sormaktan kamuoyu yoklamalarına, sivil toplumun görüşlerine başvurmaya ve parti örgütlerinin nabzını tutmaya kadar bir dizi yolla belirleyecek…

TÜSİAD'ın resmî açıklaması Ak Parti'nin aday belirleme yöntemine destek anlamı taşıdığına göre, buradan, zamanı geldiğinde açıklanacak 'toplumsal uzlaşma' ürünü adaya TÜSİAD'ın itiraz etmeyeceği sonucunu çıkarabilir miyiz?

Açıklamadan doğal olarak böyle bir sonuç çıkarılsa bile, TÜSİAD'a yakın kalemlerin yazdıklarına bakılırsa, ülkemizin sayılı zenginleri, Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasına sıcak bakmıyor. Kimi kaba ve hoyrat bir biçimde yapsa da, bunu “Tayyip Erdoğan istikrarı temsil ediyor, beş yıl daha başbakan kalmalı” iltifat cümlesi ardına sığınarak nâzikçe ifade eden de var.

Bu tür yaklaşımlara Tayyip Erdoğan çok gülüyor olmalı.

Nasıl gülmesin ki? Çok değil dört yıl önce, 'siyasî yasaklı' olduğu için Meclis'e girememiş bir siyaset adamıydı Tayyip Erdoğan. Seçimlerden önce, TÜSİAD çizgisindeki bütün kalemler, hiçbir mültefit cümle ardına saklanma kaygısı duymadan, Tayyip Erdoğan ve Ak Parti aleyhindeki düşüncelerini açıkça yazıyorlardı. Ak Parti'nin iktidarına, biraz da başında Tayyip Erdoğan bulunduğu için, sevinmemişti o çevreler…

Şimdi ise, Tayyip Erdoğan'ı 'istikrarın güvencesi' görür hale geldiler…

Hislerinin samimiyetini sorgulamaya niyetim yok; tersine, dört yıl içerisinde meydana gelen bu 180 derecelik dönüşü önemli bir kazanım olarak görüyorum. Tek itirazım, bu değerlendirmelerini kendilerinin hafife almalarına... Biraz üzerinde düşünecek olsalar, başbakanlıkta kalmasını istemelerinin sebebi olan değerlendirmeye dayanarak, Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını kendilerinin talep etmeleri gerektiğini anlayacaklar. Fakat düşünmüyorlar işte…

Türkiye'de bir çevre Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanı olarak görmek istemiyor; tıpkı dört yıl önce başbakan olmasını istemedikleri gibi... O çevre içerisinden bir çoğunluk bugün farklı bir noktadalar ve “Tayyip Erdoğan başbakanlıkta kalmalı” diyorlar. Eğer ister, adaylığını koyar ve seçilirse, şimdi “Cumhurbaşkanı olmasın, başbakanlıkta kalsın” diyenlerin görüşlerinin de değişme ihtimali büyük. Tayyip Erdoğan bugün Ak Parti genel başkanı ve iktidar partisinin başı davranışında; Çankaya'ya çıkarsa o tavrı değişecek ve 'ulusun başı' gibi davranacaktır.

Üyelerinin sayı azlığına takılarak TÜSİAD'ın 'toplumsal uzlaşma' mesajını küçümseyenler çıkabilir; oysa ülkemiz ekonomisinin önemli bir kesimini oluşturduğu için TÜSİAD'ın Ak Parti'nin de savunduğu formülü benimseyen bu çıkışı büyük önem taşıyor.

Yeni Şafak



Bu yazı 685 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,719 µs