0 0 0000

CHP 'barış taarruzu' başlatıyor

“Türkiye'de iktidar olanların, bir 'ortak vizyon' oluşturması, kimlik sorununu aşması, inanç-mezhep-etnik köken-coğrafya-bölge ayrımı gözetmeden herkese eşit ve saygıdeğer olduğu bilincini aşılaması, cami-karakol-kışla-kahve-okulu ile elele verebilmesi gerekiyor.”

Bu sözleri Almanya'nın Münih kentinde yaptığımız etraflı sabah sohbetinde CHP lideri Deniz Baykal'ın ağzından dinledim.

Deniz Baykal ve arkadaşları gözlerini şimdiden cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına, genel seçimlere, dikmiş görünüyor. Seçim kampanyası sırasında ayrıntılarını sunmak üzere bir 'vizyon paketi' hazırlığı içerisindeler. Pakette bugüne kadar anamuhalefet sözcülerinden pek işitmediğimiz türden açılımlar var. Hem iç politikaya dönük açılımlar bunlar, hem de dış politikaya... Baykal, “Belli konulardaki tartışmaları geride bırakmamızın zamanı geldi; ülkeyi atağa kaldırmamız lâzım” diyor...

Görüşmemizi beş ana başlık altında toplamak mümkün.

AB ile ilişkiler: AB çevrelerinden gelen son mesajların Türkiye'nin tam üyelik beklentisine gölge düşürdüğüne dikkat çekiyor Baykal. Dediği şu: 1996'da Gümrük Birliğine girerken mâkul bir sürede üyeliğin gerçekleşeceği sözü verilmişti. Türkiye, bu süre içerisinde Avrupa ekonomisiyle rekabete muktedir olduğunu gösterdi. Avrupalılar tavırlarını netleştirmeli; mâkul bir gelecekte tam üyelik düşünülmüyorsa, bu bekleyişle kendimizi hapsetmememiz gerekir. Dostlarımız bunu bizden beklememeli.

Bu açılımla, CHP lideri, ilk kez Brüksel'e bağlı gümrük politikalarını tartışmaya açıyor. Baykal ayrıntıya girmiyor, ama beklediği, AB üyesi olamayacaksa, Türkiye'nin, üçüncü ülkelerle kendi çıkarları istikametinde ticarî anlaşmalar yapabilmesi...

Kıbrıs konusu: Kıbrıs'ta tek devlet çatısı altında buluşma yönünde sarf edilen çabaların başarısız olduğuna inanıyor CHP lideri. “Kıbrıs'ta tek devlet çözümü iflâs etti; artık iki devletli çözüm formulü üzerinde durulmalı” cümlesi ilk kez etkili bir siyasînin ağzından çıkmış bulunuyor.

Barış taarruzu: Seçimlerden sonra Ak Parti'ye gidip 'Anayasal temellerle oynanmaması' karşılığında önemli konularda işbirliği sözü verdiklerini ve o sözlerine sâdık kaldıklarını hatırlatıyor Deniz Baykal. Son zamanlarda meydana gelen gelişmelerin, Jandarma ile polisi karşı karşıya getirdiğini, bunun da toplumda kaygı uyandırdığını söyleyen yine o. Toplumun bütün kesimlerine aynı sevecenlikte yaklaşılmasını, kimlik sorununu aşarak, inanç, mezhep, etnik köken, coğrafya, bölge ayrımı gözetmeden herkese eşit ve saygıdeğer olduğu bilinci verilmesini istiyor.

“Bunu iktidar yapmalıydı” diyor Baykal. Sorunları aşmanın yolu olarak savunduğu formül şu: “Türkiye'de iktidar olanların, bir 'ortak vizyon' oluşturması, kimlik sorununu aşması, inanç-mezhep-etnik köken-coğrafya-bölge ayrımı gözetmeden herkese eşit ve saygıdeğer olduğu bilincini aşılaması, cami-karakol-kışla-kahve-okulu ile elele verebilmesi gerekiyor.”

Sanayileşme vurgusu: Türkiye'de reel sektörün önünün açılmasının sanayileşmeyle gerçekleşeceğine inanıyor Baykal. “Avrupa'da evlerde kullanılan Türk malı âletlerin yüzde 85'i ithal parçalardan oluşuyor; o oranı yüzde 50-60'a düşürebilsek muazzam bir dönüşümü sağlamış oluruz. Bunun yolu da sanayileşmeden geçiyor” diyor.

Eğitim hamlesi: Yeni dönemde CHP sözcülerinden en fazla işiteceğimiz konuların başında 'eğitim' gelecek. “Bu sağ-sol işi değil” diyor Baykal. Ölçü olarak 'işe dönük eğitim' üzerinde duruyor. Belli bir süre (“10 yıl”) temel eğitim alan öğrencilerin 2/3'ünün bir meslek edindirecek türden eğitime yönlendirilmesini öngörüyorlar. Bunu da TOBB ve TİSK gibi 'iş dünyasının itibarlı kuruluşları' ile işbirliği içinde gerçekleştirme niyetindeler. “Dinine, Atatürk'e, Cumhuriyet ilkelerine, anayasaya saygılı bir nesil yetiştirmek amacındayız” dedi Baykal.

Önümüzdeki günlerde yoğun biçimde tartışılacağını düşündüğüm önemli mesajlar bunlar.

yenişafak

Bu yazı 716 defa okundu.