Murat Yetkin
0 0 0000
İsrail'le stratejik işler
İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni'nin Dışişleri Bakanı Andullah Gül ile yaptığı görüşmenin planlanandan epey uzun sürmesi, kuşku yok ki konuların öneminden kaynaklanıyordu. Livni, daha geçen hafta Mısır'ın Sharm El Sheikh kentindeki Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında Mısır Devlet Başkanı Mahmut Abbas'la görüşmüş, İsrail Başbakanı Ehud Olmert ise, ABD Başkanı George Bush ile görüşmesinde Hamas'ın Filistin seçimlerini kazanması ardından ortaya çıkan duruma ilişkin kritik bir konuşma yapmıştı.
Livni'nin Gül ile görüştüğü dün, Abbas'ın Hamas yönetimine sunduğu yeni planı kabul etmesi için tanıdığı 10 günlük süre de başladı. Planın aslında tek hedefi var. O da açıkça yazılmayan tek unsur: İsrail'in var olma hakkını tanıma. Hamas, seçime katılmakla İsrail'in varlığını zımnen tanımış olma ilkesini ihlal ederek seçimi kazandığı andan itibaren amacının İsrail'i haritadan silmek olduğu üzerinde siyaset yapıyor. Aynı sloganın peşindeki Mahmud Ahmedinecad yönetiminde İran'ı pek memnun eden bu siyaset, Filistin'i en kötü senaryonun eşiğine getirmiş durumda: Filistin, kâbus senaryosu olan El Fetih ile Hamas arasındaki bir iç savaşa hiç olmadığı kadar yakın.
O nedenle Livni, Olmert'in ABD temasları ardından açıkladığı üzere, 'Bir planımız yok, ama bir bakışımız var' diyor; o bakışı da 'İki devletli çözüm' olarak tanımlıyor. Yan yana yaşayacak iki devletli çözüm içinde İrail'in 'tartışmayız' dediği üç nokta var:
İsrail'in var olma hakkı,
Siyasette terör yöntemlerini dışlama,
Daha önce Filistin yönetimi ile müzakereler yoluyla varılmış anlaşmaları kabul etme.
İşte başa dönüp, El Fetih listesinden Devlet Başkanı olan Mahmud Abbas ile Hamas listesinden Başbakan İsmail Haniye'yi karşı karşıya getiren noktalar da bunlar.
(Demokrasiyi, yalnızca seçim zanneden sayısal meşruiyetçilik Türkiye'de sert tartışmalara yol açıyor, Filistin'i iç savaşın ve İsraille uzlaşıp yaşama umutlarını ertelemenin eşiğine getiriyor. 'Oy aldım, istediğimi yaparım' mantığının demokratik meşruiyet ile açıklanması da, uygulanması da mümkün olmuyor.)
Türkiye ile İsrail, bu konularda paralel düşünse de, yüzde 100 uyumdan söz etmek mümkün değil. Örneğin Türkiye, İsrail'i Hamas'ı bütünüyle dışlamadan uzalaşmaya zorlayacak bir plan hazırlanması için teşvik ediyor. İsraili yetkililer, Hamas'ın sürgündeki lideri Halid Meşal'in Ankara ziyareti ardından ortaya koydukları tepkiyi yumuşatıp, Türkiye'nin Hamas'la konuşma kanallarına sahip olmasının önemini kabul etmiş görünüyorlar. İsrail hükümeti, Hamas'la temas konusunu ABD'de etkili Yahudi lobisinin sağ kanadından daha çabuk aşmış, geride bırakmış izlenim verdi dün.
İran konusu ciddiyetini koruyor. İsrail açısından bakıldığında, İran ve Filistin konuları, Türkiye açısından bakıldığından daha çok birbiriyle ilintili. ABD, AB, Rusya-Çin üçgeninde yürüyen uluslararası diplomasinin İran'ı gittiği yoldan döndürecek bir sonuç getireceği konusunda İsrail'in fazla bir umudu yok. Geriye, İsrail'in İran'ı nükleer silah yapma aşamasına geldiği sırada herşeyi göze alıp vurması seçeneği kalıyor ki, bunu ne İsrailli yetkililer konuşmak istiyor, ne uluslararası
dengeler şu anda İsrail'in 1981'de Irak reaktörünü vurması gibi bir eylemi kaldıracak durumda, ne de İran, -klasik laf ama- Irak.
Ağırlıkla İran konuşulan Rusya temaslarından yeni dönen Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpogan ile Livni'nin özellikle görüşmek istemesi ve bu görüşmenin İran ağırlıklı eksende yürümesi, İsrail'in bu konuda Türkiye ile askeri-stratejik boyutta
da konuşmak isteğini gösteriyor.
Stratejiden bahsedince, enerjiden bahsetmemek olmaz. İsrail, 27 Mayıs'ta Azeri petrolünü Akdeniz'deki BP tankerine akıtmaya başlayan Bakü-Tiflis-Ceyhan hattının da, muhtemel Samsun-Ceyhan hattının da kendi üzerinden Hindistan-Çin pazarlarına ulaştırılmasında istekli. Aynı istek
doğalgaz için de geçerli. Kaynak ülke olarak Rusya bu stratejik resmin içinde. Belki yakın zamanda değil, ama bu konuda ciddi gelişmeler beklenmeli.
Ceyhan'ın 25 kilometre ötesinde, bütün Karadeniz, Ege, Süveyş, Basra Körfezi ve Hazar'a erişim kapasitesiyle İncirlik yalnızca askeri amaçlara hizmet eden bir üs mü sizce?
Bu yazı 1,069 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
22 Mart 2012
İki önemli mesele
-
15 Mart 2012
Türkiye'nin yeni deniz stratejisi üzerine
-
23 Aralık 2010
Şahin'den çağrı: Siyasi partiler yasası değişmeli
-
11 Aralık 2010
Üniversitelerde ikinci 68 mi?
-
5 Aralık 2010
Ankara'dan Tel Aviv'e: Özür insani-siyasi diye ayrılamaz
-
21 Kasım 2010
'Diyarbakır'da 3. bir yol açabiliriz'
-
19 Kasım 2010
'Füze kalkanında mutabakata yakınız'
-
15 Kasım 2010
2010 model Ecevit çıkışı
-
7 Kasım 2010
Hem AK Parti hem de CHP'de merkeze açılım
-
23 Ekim 2010
Bedelli görüşülmedi ama söz siyasetin
-
18 Ekim 2010
Gül ve Demirel'le dinleme üzerine
-
3 Ekim 2010
Siyaset sahnesinde bu kez çok güzel hareketler var
-
30 Eylül 2010
ABD, Irak sınırında güvenlik şeridine destek verdi
-
26 Eylül 2010
Bilim dünyasına biraz daha ilgi
-
16 Eylül 2010
CHP'nin hatası ve faturası
-
11 Eylül 2010
Öcalan 'boykot' dedi, tansiyon yükseldi
-
30 Temmuz 2010
Kılıçdaroğlu: Geçmişteki yanlışları telafi ediyoruz
-
25 Temmuz 2010
Orduda değişim
-
22 Temmuz 2010
Başbakan hesaplaşacaksa madde 35 ve YÖK'ü kaldırsın
-
20 Temmuz 2010
AB elçisi: Yeni bir İran istemiyoruz
Yorumlar
+ Yorum Ekle