En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Sisler biraz daha açılırken...



Dolmabahçe Sarayı'nın 150. yıldönümünde alınan karar son aşamasına gelmiş; "Bundan böyle Sadrazam ve Şeyhülislâmın huzura kabul için bekledikleri odalarda saray personeli eğleşmeyecek" dedi bir yetkili... Sarayın yerleşim düzenini değiştirmiş, bilgisayarları da entegre hale getirmişler; bu yolla arşiv de daha kolay kullanılabilecekmiş...

Saraylar Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına emanet edilmiş değerlerimiz; yedi yazar arkadaşımla birlikte Bülent Arınç'ın dâvetlisi olarak gittim dün sabah Dolmabahçe Sarayı'na...

Daha girişte bir noktaya açıklık getireyim: Dışarıdan bakanların sergiledikleri kuşkuculuklara rağmen, cumhurbaşkanlığı seçiminin Ak Parti'de lider konumundaki kişiler arasında herhangi bir sürtüşmeye yol açabileceğini bir an bile düşünmedim. Başbakan Tayyip Erdoğan, ne zaman sorulsa, "Günü gelince, gerekli istişareleri yapar, adayımızı belirleriz" diyor; Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, "Konuyu şu ana kadar hiç konuşmadık, konuşmaya lüzum da yok, biraraya geliriz, adayımız ortaya çıkar" görüşünü birkaç kez dile getirdi.

Bülent Arınç da neredeyse aynı sözlerle cevapladı kuşkuları: "Üçümüz biraraya gelir, konuyu sonuca bağlarız..." Görüşlerini bütün açıklığıyla belirttikten sonra Başbakan Tayyip Erdoğan'ın tercihini kabul edecekmiş... "Tayyip Bey'in 'Evet' dediğine 'Hayır' demem ben" keskinliğinde kurdu Bülent Arınç hüküm cümlesini... Tebessüm ederek şunu da söyledi: "Seçimde benim bir oyum bile yok..."

Türkiye'de (hatta başka ülkelerde de) pek görülmemiş bir fedakârlığı hatırlatırken gözlerinin buğulandığını farkettim Bülent Arınç'ın... Bir koltuk için, işgal ettiği bakanlığı terketmemek amacıyla, insanların kendilerini ne kılıklara soktuğunu defalarca müşahede ettiğiyle başladığı sözüne, "Tayyip Bey'in siyasî yasaklı olması sebebiyle üstlendiği başbakanlığı, Abdullah Gül'ün, gözünü bile kırpmadan esas sahibine terk etmesi güzelliği nasıl unutulur?" dedi.

Kadroyu tanıdığım için o günlerde çok karşılaştığım "Gül koltuğunu Erdoğan'a bırakır mı?" sorusuna verdiğim "Hiç tereddütsüz" cevabımı tebessümle karşılayan kıdemli meslektaşlarım gözümün önünden geçiyor şimdi. Geçmişte, Demokrat Parti kadrosunun siyasî yasağı üzerinde oynanan oyunları hatırlıyordu herbiri ve "Hiç değilse ağırdan alır, ayağını sürter" beklentisi içerisine giriyordu. Tayyip Erdoğan'ın yasağının kaldırılması için canla başla çalıştı Abdullah Gül, kalkınca da emaneti iade etti...

"Başbakanlığın devredilmesinde tanık olunan güzellikler cumhurbaşkanlığı seçiminde de yaşanacaktır" dedi Bülent Arınç...

Aslında, Fazilet Partisi'nde yenilikçi grubun genel başkan adayı tespiti sırasında Bülent Arınç'ın kendisi de benzer bir fedakârlıkta bulunmuştu. Aday olacağını aylar öncesinden ilân etmişken, kongreye gidildiği sırada, "Abdullah Bey bu konum için benden daha üstün özelliklere sahip" diyerek Abdullah Gül'ü öne süren oydu.

2002 seçimi sonrasında TBMM Başkanı olmasında "Size rağmen adaylığımı koyarım" tavrının rol oynadığı rivayetine de ilk kez açıklık getirdi Bülent Bey: Başbakanlığı üstlendiği gün, daha ilk saat içerisinde, kendisini ziyaret edip "Başbakan Yardımcılığını mı, yoksa Meclis Başkanlığını mı düşünürsün?" sorusunu yöneltmiş Abdullah Gül. Aynı teklifi Tayyip Erdoğan da tekrarlamış... Ak Parti Başkanlık Divanında ikinci bir aday çıkınca oylamaya gidilmesi teklifini Bülent Arınç yapmış zaten... "Yoksa" dedi, "Emrivâkiyle aday olmuş değilim..."

Hepsini dikkatle not ettiğim pek çok önemli anekdot ve tespit dinledim Meclis Başkanı Bülent Arınç'tan da, en çok dikkatimi çekenlerden biri CHP'yle ilgili söyledikleri oldu. Meclis Başkanlığında ilk dönemini tamamlayıp yeniden aday olduğunda, yalnızca Ak Parti'den değil muhalefetten de destek aldığını "381 oyla seçildim" diye anlattı Arınç... CHP'liler, DYP lideri Mehmet Ağar, "Oyumuz sana" demişler...

Dikkate aldığım cümle bundan sonra geldi: "Cumhurbaşkanlığı seçiminde grubunu Meclis'e sokmamak niyetinde CHP; milletvekillerini serbest bıraksın, Ak Parti içinden çıkacak aday 400 oyla ilk turda seçilebilir..."

İlginç değil mi?

Zaman'dan Ekrem Dumanlı, Milliyet'ten Taha Akyol, Sabah'tan Ergun Babahan, Akşam'dan Ali Saydam, Star'dan Mehmet Altan, Agos'tan Etyen Mahçupyan ve Yeni Şafak'tan Mustafa Karaalioğlu'yla katıldığımız kahvaltılı sohbet bayağı verimli geçti.

Ak Partili kamuoyu kahvaltıda konuşulanlardan muhakkak rahatlayacaktır; bugün gazetelerin manşetlerine tırmanacağını tahmin ettiğim açıklamalara daha geniş kamuoyu bakalım nasıl bir tepki verecek?


yenişafak



Bu yazı 935 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,637 µs