En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Emasya Emasya bulunmaz eşin!



Araya Hrant Dink cinayeti girdi ama yine de Emasya tartışması bitmedi.

Nokta Dergisi de son sayısında Emasya'yı kapak yapmış ve "Emasya nedir?" sorusuna cevap vermiş: "Emasya dediğin askeri darbedir." Nasıl yani? Bu Emasya denilen şey askere gerekli gördüğü zaman toplumsal olaylara müdahale yetkisi veren bir protokol, bir anlaşma... Ama öyle anlaşılıyor ki, Emasya'ya imza atanlar neye imza attıklarını bilmiyorlardı ya da kendilerini bir şekilde imzalamak zorunda hissettiler.

En son Emasya çerçevesinde Çağlayan Meydanı'nda tank-top yürüterek toplumsal olaylara müdahale tatbikatı yapmayı düşünenler, bunu yapamayınca Hürriyet'in manşetinden yürütmüşlerdi tank ve topları. "Aman Sincan sanmayın." Peki ne sanalım.

Yani toplumsal olaylara tankla topla müdahale olur mu? Ne demek bu. Nasıl sanmamızı istersiniz? "Biz bu tatbikatı yapalım ama bunun yanlış anlaşılmaması için de Hürriyet'in manşetinden "Askerin hassasiyeti" başlığını atalım ki, millet bu işi Sincan sanmasın."

Allah Allah... Hangi demokratik ülkede asker toplumsal olaylara dilediği gibi ve istediği şekilde hem de tankla topla müdahale ediyor. İstanbul'da İzmir'de, Malatya'da tank top yürüyecek ve biz bunu zinhar Sincan sanmayacağız. Amaç bize bu çağrışımı yaptırmak değilse nedir?

Tankları topları caddelere meydanlara çıkarmanın amacı nedir? Neyse ki, böyle bir şey 1. Ordu Komutanı'nın açıklaması ile yalanlandı. Meğer Emasya yokmuş. EMASYA bir Türkiye gerçeğiydi aslında. Nasıl yok olur ki? Yok olmasa bir komutan Emasya diye bir şey yok diyebilir mi? Diyemez. O halde yok ya da tasfiye halinde.

Ordu bünyesinde Emasya birlikleri oluşturulmuş. İstanbul'daki 52. Tümen bünyesinde kurulan birlik Emasya birliğiymiş. Bu birlikler 28 Şubat dönemi şartlarında oluşturulmuş! Olağanüstü dönemin olağanüstü çabası...

"Normal olmayan şu: Protokol imzalandığı sırada Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bugün olduğundan çok daha fazla, kendi toplumunun İslami kesiminden gelen bir tehdit paranoyası içindeydi.

TSK bu protokolden hareketle iç güvenlik doktrinini yeni baştan inşa etti. Bu iç güvenlik doktrininde iki temel mekanizma var. Birincisi, Emasya birlikleri tali birliklerken düzenli ve sürekli birlikler haline getirildi. İkincisi, bir merkezileşme süreci yaşandı. Toplumsal olaylar gerçekleşmeden önce tedbir alınması fikri öne çıktı. Bu da sürekli takip, sürekli değerlendirme, sürekli bilgi depolama anlayışını egemen kıldı. Bunun sonucu olarak askeri garnizonların içinde asayiş güvenlik merkezleri kuruldu. Toplumsal gruplar ya da muhtemel tehlikelerle ilgili bütün bilgiler, Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT), askeri istihbarattan ya da emniyet istihbarattan asayiş güvenlik merkezlerine akmaya başladı. Bu bilgilerin değerlendirilmesi ve bunun sürekliliği dikkat çekici biçimde asker merkezli bir toplum takibi fişlemesi mekanizması üretti." İşte bu fişleme mekanizması öyle işledi ki milyonlarca insanımız fişlendi. Bu fişlenen milyonlarca insandan yüzbinlercesine müdahale edildi. Mesela "Kamu hizmeti yapmaya uygun değildir" denildi işinden çıkartıldı.

Yani asker sadece topluma değil kendisi dışındaki devlet kurumlarına karşı da güven duymuyor! Önce fişliyor sonra müdahale ediyor ve sivil yetkililerden bu fişlenen kişinin işine son verilmesini istiyor. "Emasya aslında 28 Şubat'ta yapılan postmodern darbenin niteliğini bize tanımlar. Çok açık bir şekilde bu darbe devletin iç işleyişinin mutlak olarak askerileşmesi sürecini ifade eder. Maalesef hükümet bunun farkında değil." Hükümetin bunun farkına varması lazım. Ayrıca bu protokol tek taraflı olarak da bir genelgeyle ortadan kaldırılabilir. Kaldırıldığı da düşünülmeli. Ama askerin buna uyup uymadığı nasıl denetlenecek?

Ya tabelalar indi fakat faaliyet, fişleme işlemi devam ettiyse... Ya da 1. Ordu Komutanı " Emasya diye bir şey yok" derken neyi kastediyordu? Emasya iptal olmuş da haberimiz olmamış mıydı? Dedim ya Emasya Emasya bulunmaz eşin...
 

Bugün



Bu yazı 1,503 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,636 µs