En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

İstenirse olur



Elime geçen her fırsatta, “Terörün bir sonraki hedefi politikacılar” diyorum ya, “Nereden biliyorsun?” ile “Atıyorsun” arasında gidip gelen kuşku belirtenler çıkıyor. Çıksın. Benim kanaatim bu: Arkasını bırakmayın, yoksa sıra size gelecek…Nereden mi biliyorum? İnanmayacaksınız, ama Yunanistan'dan… Önceleri aydınları hedef alan terör eylemleri, komşumuz Yunanistan'da, çok kısa sürede yabancılar ile politikacıları namlunun ucuna yerleştirdi. Uzun yıllar terörle başedemedi Yunanlılar; öyle yaptılar olmadı, böyle yaptılar olmadı… Tâki, Olimpiyatları üstlenene kadar… Yunan güvenlik güçleri, siyasî iradeyi arkasına alınca, 27 yıl boyunca ülkeyi kana boyayan terör örgütünü Olimpiyatlara beş kala çökertmeyi başardı.

“27 yıl boyunca faaliyet gösteren terör örgütü de neyin nesi?” sorusunun zihninizin çengeline takıldığını, örgütün çökertilmesiyle Olimpiyatlar arasında kurduğum ilişkiyi kuşkuyla karşıladığınızı biliyorum. Her ikisi de doğru: 17 Kasım örgütü ilk eylemini 27 Aralık 1975 tarihinde gerçekleştirmişti; sonraki 27 yıl boyunca hepsi de çok ses getiren 33 suikasta imza attı. Öldürdüklerinden 5'i Amerikalı, 2'si Türk, 1'i İngiliz, geri kalanı da Yunanlı zenginler ile muhafazakâr politikacılardı…

Örgütün ipliğinin pazara çıkması, tetikçiler, planlayıcılar ve kuklacının yakalanarak cezaevine atılması ise, bütünüyle Olimpiyatlar sayesinde oldu. Milattan Önce 8. yüzyılda Yunanistan'da başlamış olan Olimpiyat geleneği 1896 yılında Batı'da yeniden canlandırılmış, ancak Yunanistan'a hiç uğramamıştı. Son 20 yıl boyunca “Bir dahaki bizde olsun” girişiminde bulunan Yunanistan'a hep olumsuz cevap vermişti Olimpiyat Komitesi… 1997'de, “Peki, 2004 Olimpiyatları sizde yapılsın” kararını alanlar, muhtemelen bir de 'gizli şart' ileri sürdüler: 17 Kasım terör örgütünün tasfiyesi…

Bir terör örgütünün tasfiyesinin 'gizli şart' olarak Yunanistan'a koşulmasının esbab-ı mucibesini de merak etmişsinizdir: 17 Kasım örgütü 'Yunan gizli devleti'nin vurucu gücü olarak biliniyordu çünkü… Amerikalılar, kanlı eylemlerden sonra olay yerine gelen Yunan polisinin kanıt toplamak yerine kanıtları karartma amaçlı çalıştığını keşfetmişlerdi.

17 Kasım ile ilgili hoş bir anekdotum var. Papa 16. Benedict ülkemize gelmeden önce neredeyse bütün tv kanallarına çıkarak “Papa'nın dua ettiği yer kilise olur” diyen bir 'uzman vardı; Papa geldi, camide dua etti, son gittiğimde Sultanahmet'te hâlâ Müslümanlar namaz kılıyordu. İşte o 'uzman', 1994'te, Günaydın gazetesinde köşe yazıyordu. Bir gün, “Türk-Yunan Savaşı 17 Kasım'da” başlığıyla bir yazısı çıktı. 16 Kasım 1994 tarihinde Deniz Hukuku Sözleşmesi yürürlük kazanacaktı ve ona göre Yunanistan karasularını 12 mile çıkarttığını ilân edecek, Türkiye de ertesi gün savaş açacaktı. 'Uzman', 17 Kasım tarihi ile 'Yunan gizli devleti vurucu örgütü' arasında da irtibat kuruyordu pek tabii…

Sözleşme yürürlüğe girdi, ama Yunanistan da Türkiye de onun beklediği gibi davranmadı ve çok şükür savaş da çıkmadı. 'Uzman' ise ülkemizi aydınlatmaya devam ediyor…

Neyse…

Şimdi düşünün: Tarihî hakkınız olduğuna inandığınız Olimpiyat düzenlemesi sonunda size verilmiş; müthiş maddi kaynaklar akıtarak gerekli bütün altyapıyı oluşturmuşsunuz: Stadyumlar, pistler, salonlar, dinlenme tesisleri, yurtlar, oteller… Harcadığınız parayı gelmesi beklenen Olimpiyatseverlerden çıkartmayı bekliyorsunuz… Oysa, tarih yaklaştıkça, en büyük turist kaynağı olması beklenen ülkelerin gazete ve televizyonlarında, ülkenizin yabancılara karşı düzenlenen terör eylemleriyle ünlendiğine dair haberler çıkıyor…

Konuyu yakından izleyenler biliyor: Uluslararası Olimpiyat Komitesi, bir ara, tesislerin zamanında bitirilemeyeceğini bahane ederek, Yunanistan'dan vazgeçmenin eşiğine gelmişti. Yunanlılar zar zor ikna ettiler komiteyi… Bu arada mesajı aldıklarını belli ederek 'derin devlet' irtibatlı bilinen örgütün üzerine gitmek için kolları sıvadılar…

Bu işte Türkiye'nin de tuzu var.

1999 Şubat ayında Abdullah Öcalan Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliği'nde yakalanınca Atina karışmış, Başbakan Kostas Simitis hükümette ciddi bir değişikliğe gitmişti. Koltuğunu terkedenlerden biri de Kamu Güvenliği Bakanıydı; Simitis onun yerine 44 yaşındaki Michalis Chrisohoidis'i getirdi. Emniyet'in anti-terörizm biriminin başında Fotis Nasiakos vardı. Emniyet istihbaratı yeniden oluşturuldu, Fotis Papageorgiou başına geldi. Konuya bakan savcı hımbılın tekiydi, onun yerine Yiannis Diotis adlı ciddi mi ciddi bir savcıyı atadılar…

17 Kasım'ın sonunu getiren süreç başladı. Yarına.

 
Yenişafak



Bu yazı 929 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,426 µs