En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Cep telefonları kısırlık yapar mı?



Şaşırtıcı, ama gerçek. Dünya nüfusu da, çocuk sahibi olamayan çiftlerin sayısı da hızla artmakta.

Eminim ki, sizin de çevrenizde doktor.. doktor veya hastane.. hastane dolaşan, falcılardan, cincilerden, hocalardan… medet bekleyen, yatırlara bez bağlayan, dua edilmedik türbe bırakmayan, etek dolusu para harcayan ‘aslanlar gibi sağlıklı’, ama çocuğu olmayan ‘kısır çiftler’ vardır.
Zaten, ‘’Sağlık Bakanlığı verileri, Türkiye'de iki milyon kişinin kısır olduğunu, 150 bin çiftin tedavi için beklediğini ve Türkiye'de kısırlığın giderek arttığını’’ gösteriyor.

Kısırlığın global ısınmadan çevresel faktörlere, hava kirliliğinden yoğun trafiğe, sigaradan alkole, stresten alerjilere…  birçok nedeni olduğunu biliyorduk. Bunlara son zamanlarda bir yenisi eklendi: Cep telefonları.

Cep telefonlarının yaydıkları elektromanyetik dalgalar ve ısının, hafıza kayıpları, uyku bozuklukları, beyin tümörleri, Alzheimer, baş ağrısı ve hatta astım ve alerjilere kadar birçok hastalığa yol açabileceği ileri sürülmüş, ama doğrusu hiçbiri de kesin olarak kanıtlanamamıştı.

Hindistan’ da geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırma, cep telefonlarının erkek kısırlığında da rolü olabileceğini gösteren sonuçlar verdi.

Bu araştırmada, kısırlık nedeniyle incelenmekte olan 364 erkek, cep telefonlarını, hiç kullanmayanlar, günde 2 saatten az, 2-4 saat arası ve 4 saatten fazla kullananlar olmak üzere 4 gruba ayrılıp sperm sayıları ve sperm kalitesine (canlılık, hareketlilik ve şekil) göre değerlendirildi.

Cep telefonlarını günde 4 saatten fazla kullanan erkeklerin sperm sayısının mililitrede 50 milyon, hiç konuşmayanların ise  86 milyon olduğu belirlendi. Üstelik çok konuşanlarda sperm kalitesi de hem canlılık, hem hareketlilik ve hem de şekil olarak daha kötü idi.

Araştırmacılar bunun iki nedeni olabileceği kanısındalar.
Birincisi, cep telefonlarından yayılan radyasyonun ve ısının beyinde testosteron yapımını uyaran hipofiz ve hipotalamus bölgelerini etkilemesi ve bunun sonucu erkeklik hormonu olan testosteron üretiminin ve sperm sayısının azalması. Bu, tahmin edilebileceği gibi cep telefonu ile uzun süre konuşanlar için söz konusu.
İkincisi de, radyasyonun doğrudan DNA’ yı hasara uğratabilmesi, testislerde testosteron üreten hücreleri veya sperm yapılan tüpleri etkilemesi. Bunun içinse, cep telefonu ile uzun süre konuşmak gerekmiyor. Telefonun testislere yakın konumda olması, mesela telefonun hep pantolon cebinde taşınması yeterli bir neden.

Elbette, tek bir araştırmanın sonucuna göre bu konuda kesin bir hüküm verilmesi mümkün değil. Zaten, eleştiriler de hemen sökün etti. Sperm kalitesini etkileyen sigara ve alkol kullanımı, abur-cubur yemek ve stres… gibi faktörlerin, telefonun pantolon cebinde mi yoksa kalın deri veya plastik bir kılıfta mı taşındığının hiç dikkate alınmamış olması önemli bir eksiklik.

Bu bulguların, daha geniş kapsamlı, daha ayrıntılı araştırmalarla doğrulanması gerekiyor, ama yine de dikkatli olmakta yarar var: 
Gerekmedikçe cep telefonu ile konuşmayın, konuşmalarınızı kısa tutun, konuşurken telefonu kulağınıza fazla yaklaştırmayın, telefonu olabildiğince üzerinizde taşımayın, telefonunuzu yatak odanıza sokmayın.



Bu yazı 3,362 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,525 µs