En Sıcak Konular

Koray Düzgören


Koray Düzgören
0 0 0000

Kaş çatan paşalar ve 'Hazırol'daki medya...



Neyse ki 28 Şubatçı emekli paşalar konuşmaya devam ediyorlar. Sayelerinde bizler de o dönemin perde arkasını daha iyi anlama fırsatı buluyoruz.

Gerçi bilmediğimiz şeyler değil anlattıkları. Öğrendiğimiz yeni bilgiler daha çok bazı ayrıntılarla ilgili.

Mesela 28 Şubat'ın önemli isimlerinden emekli Orgeneral Çetin Doğan haftalık Aktüel dergisinde yayınlanan ropörtajında, 28 Şubat sürecinde seçimle iş başına gelemeyeceğini bilen sivillerden bilgi belge desteği gördüklerini açıklıyor.

Bilinmedik bir şey değil bu…

Emekli paşanın anlattıkları arasında asıl ilgimizi çekenler şüphesiz medyayla ilgili olanlar.

Çetin Paşa, ünlü 28 Şubat brifinglerinde gazetecileri etkilemek amacıyla özel jest ve mimikler kullandığını söylüyor.

Gazetecileri etkilemek için onların bulundukları yerin yakınlarında silah atışı yaptırmak gibi yolların denendiğini duymuştuk ama jest ve mimiklerle gazeteci korkutulduğunu şimdiye kadar işitmemiştik.

Tabii ben kendi adıma konuşuyorum. Ne bu tür brifinglere giden ne asker elbisesi giyerek kışla kışla gezen ne de halkla hiç temas etmeden, helikopter ve zırhlı araçlarla seyahat ederek Güneydoğu izlenimleri yazan bir gazeteci olmadığım için bu asker jestlerinin ve mimiklerinin nasıl bir şey olduğunu, ne anlama geldiğini bilmiyorum.

Çetin Paşa bu jest ve mimiklerin gazetecileri nasıl korkuttuğunu dergideki ropörtajda açıklıyor:

"O dönemde Genelkurmay'da brifing vermek için gazetecileri toplamışız. Havayı rahatlamak, samimi bir ortama sokmak için kaşlarımı mahsustan çattım. 'Türkiye Cumhuriyeti'nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü koruma görevi sadece Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değil bütün yurttaşların ortak görevidir.' dedim. Ertesi gün birçok gazeteci bize hak verdiğini gösterir şekilde 'Demokrat olmak için ille de sivil elbise giymek gerekmiyormuş' diye yazdı."

Bu ülkede gazeteci etkilemek, pardon korkutmak amma da kolay bir işmiş meğer.

Bir sert söz, bir kaş çatma medyanın hemen kendisine bir balans ayarı yapmasına yetiyor da artıyormuş.

Meğer biz senelerce, bir sert sözden etkilenen ve kaş çatan bir generalin mimiklerinden korkarak rotasını ona göre ayarlamakla bir sakınca görmeyen, hatta bunu vatanseverlik sayan bir gazeteci takımı ile bu mesleği icra etmeye çalışmışız.

28 Şubat sürecinde Çetin Paşa'nın kaşlarını çatarak, göreve çağırdığı mümtaz Türk medyasının mümtaz mensupları o zaman, “Demokrat olmak için ille de sivil elbise giymek gerekmiyormuş” diye yazmışlardı.

Hemen arşivlere bakarsak bu lafların kimler tarafından edildiğini, kimlerin bu mealde yazılar döşendiklerini kolayca görebiliriz. Aradan henüz yedi yıl geçti. Ama değmez.

Onlar kendilerini biliyorlar. İşin hoş tarafı, biz de onların kimler olduklarını çok iyi biliyoruz.

Kaldı ki onların çoğunu arşivlerde aramak da gereksiz bir zahmet.

Onlar halen aynı minval üzerinde yazılar döktürmeye, generallerden bir jest ya da mimik beklemeksizin devam ediyorlar.

12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerini alenen ve büyük bir şevkle savunanların kimler oldukları malum.

Benim onlara söyleyecek bir lafım yok. Sadece 28 Şubat'tan bu yana o koltuklarda oturmaya devam ettiklerine göre yaptıkları işin yine bazı mihraklar tarafından takdir edildikleri ve bu sürecin bir anlamda halen devam ettiği ortada.

Takdir edilmeseler ve desteklenmeseler halen oralarda kalabilirler miydi?

2007'ye girdik ve durum aşağı yukarı aynı.

Medya cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Bu sefer herhangi bir generalin jest ya da mimiklerine de ihtiyaçları yok.

Tavırlar, eğilimler ve hedefler çok önceden belli oldu.

Bu sürecin muhtemelen sloganı, “Fazla demokrasinin gereği yok” olabilir.

Çetin Paşa'nın ropörtajına dönersek. Bence paşa çok açık sözlü davranmış, 28 Şubat'ta hazırol durumundaki medyanın halini bize çok güzel ifade etmiş.

Yalnız benim merak ettiğim şu:

“Paşalar acaba bir kaş çatması, bir yüz mimiği ile medyaya istediklerini fazlası ile yaptırdıktan sonra, acaba kendi aralarında kahkahalarla gülüyorlar mıydı?”

Belki günün birinde bir emekli paşa da bunu açıklar.



Bu yazı 733 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Haziran 2007 Genelkurmay bildirisi gerçekleri korkutabilir mi?
    • 18 Haziran 2007 Bizde o senaryoların daha meşumları var…
    • 21 Mayıs 2007 Diyarbakır Askeri Cezaevi'ndeki vahşetin belgeleri
    • 16 Şubat 2007 Genelkurmay Başkanı'nın gezisi ve sorular
    • 5 Ocak 2007 Kaş çatan paşalar ve 'Hazırol'daki medya...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,437 µs