0 0 0000

Ben asmadım, elim astı!

İngiliz basınından Daily Telegraph'a konuşan üst düzey bir Iraklı yetkili, ABD Büyükelçisi Zalmay Halilzad'ın Saddam'ın asılmasını iki hafta erteletmeye çalıştığını öne sürmüş... 

 
Hikaye bu ya: ABD, idamın "uygunsuz bir hızla" yapılmasından endişeli imiş...

Iraklı yetkiliye göre, Şii kontrolündeki hükümetin acele etmesi nedeniyle ABD bu isteğinden vazgeçmek zorunda kalmış!

Bitmedi: Irak'taki Amerikan Ordusu'nun Sözcüsü Tümgeneral William Caldwell diyor ki: "İdam kararı Irak'ındır! Yetki bizde değil. Bizde olsaydı, Saddam'ın cezasını farklı infaz ederdik..."

Sam Amca'sı "idamı erteleyin" diyecek de, ABD'den izin almadan su bile içmeyen Irak hükümeti buna itiraz edip aksini yapacak, ha...

Gezegenimizdeki tek bir karga dahi gülmez bu ucuz numaralara...

Bu iki açıklama da gözbağcılığın daniskasıdır. Dünya kamuoyunu güdülemeye, aldatmaya yönelik atraksiyonlardır.

Yani? Bizdeki "İsmet Paşa, Menderes ve arkadaşlarının asılmasını engellemek için çok çabaladı, ancak başaramadı" palavrasının çağdaş versiyonundan bahsediyoruz!

(Bu vesile ile Menderes'in katledilmesi ile kararın tarihin yazdığının aksine 27 Mayıs darbesinden önce verildiğini hatırlatmalıyım!)

Saddam'ın ölüm fermanı ise Birinci Körfez Savaşı (1991) esnasında İsrail'e otuz dokuz adet füze attığında imzalanmıştı.

Neo-Con'lar "Büyük Irak Kumpası"nın senaryosunu 1992'de yazmışlardı.

***

Saddam'ın Vahşi Batı'daki infazların tıpkıbasımı olan idam görüntüleri sadece Ortadoğu'da/Türkiye'de değil dünyanın dört bucağında öyle bir infial uyandırdı ki, Zalim Saddam'dan nefret eden, etmeyen herkes çileden çıktı...

Son nefesini verirken cep telefonuyla çekilen görüntüler, Devrik Irak Diktatörü'nün kelime-i şahadetini tamamlayamadan asıldığının ortaya çıkması cümle âlemi sarstı...

Saddam adil bir biçimde yargılanmadı. Ortada gerçek bir mahkeme yoktu. Tek bir suçtan tak idam ediliverdi...

Örneğin, Halepçe Katliamı'ndan dolayı yargılanmadı!

Şayet, Halepçe için de bir mahkeme kurulsaydı; Saddam'ın suç ortağının ABD olduğunu (Beyaz Saray'da Reagan-Baba Bush ikilisi vardı) itiraf etmesi işten bile değildi.

Saddam'ı İran'a saldırtan ABD idi. (O yıllarda bölgedeki en gözde Amerikan markası ve dahi "En Baba Humeynisavar" olduğu için Saddam'a sempati duyan kimi Büyük Türk Medyacıları, ABD 2003'te Irak'ı işgal ederken Fanatik Saddam Karşıtı kesiliverdiler. Filmin sonunda Saddam "gemi halatı!" ile boğazlanırken sergilenen zalimliğe de çıtlarını çıkarmadılar.)

İdamın zamanlamasını belirleyen elbette ABD idi: Saddam'ın bayram günü asılması, ABD'nin İslam dünyasına gönderdiği düşmanca bir mesajdır...

Devrik diktatörün apar topar asılmasının ABD'nin Irak Batağı'nda kesinleşen yenilgisi ile birebir bağlantısı var...

Yenilgilerinin üzerini örtmek amacıyla idamı öne aldılar.

ABD Saddam'ı asarak kendi kamuoyuna ve dünyaya "Amacımıza ulaştık" demeye getirdi...

Ne var ki, Saddam'ın boynuna geçirilen o kalın urgan ABD'nin Irak'taki tükenişinin üzerini örtmeye yetmez...

Her gün bir adet Saddam assalar; mağlubiyetlerinin de, yüz binlerce cana mal olan vahşetlerinin de üzerini örtemezler...

Saddam'ın asılması, ABD'nin zaten kabarık olan Irak faturasının tahminlerin ötesinde katlanmasına yol açacak bir hadisedir...

 

Bu yazı 829 defa okundu.