En Sıcak Konular

Yasemin Çongar


Yasemin Çongar
0 0 0000

'Türkiye'yi artık generaller yönetemez'



Edward Luttwak, "kutunun dışında" düşünebilen bir iktisatçı, tarihçi ve uluslararası strateji uzmanı. 35 yıldır, askeri darbelerden savaşlara, Amerikan Rüyası'ndan küreselleşmeye dek bir çok konuda aykırı tezler geliştiren Luttwak'la, BBC-Türkçe için yaptığım yılbaşı sohbetini aşağıda özetliyor, kutulara hapsolmayacağımız bir 2007 diliyorum.
***
Kendinizi tanımlar mısınız?
"Stratejist olmaya çalışıyorum. Stratejist olan kişi, hümaniter değildir. İnsanları sevmez. Bu nedenle, insanların ya da ülkelerin ne yapması gerektiğinden emin değildir. Stratejist, olayların analizini yapar, nedenlerini ve bundan sonra ne olacağını anlamaya çalışır. Sadakatli bir insan değildir. Kişisel hayatında hümaniter ve sadakatli olabilir. Kamusal hayatta ise, stratejinin kendi ayrı mantığı vardır."

O 'mantık' gereği, Irak Savaşı'na hep karşıydınız...
"Çünkü savaşı isteyenleri ve neden istediklerini biliyordum. Basit insanlar öyle düşünse de, savaşı, Irak'ın petrolünü çalmak için istemediklerini biliyordum. Bazı imamlar öyle söylese de, Irak'a İslam'ı yıkmak için girmediler. Hatta Irak'a, Türkiye'nin bütünlüğünü bozmak için de girmediler, Türkiye'deki bazı uçlar buna inansa da. Irak'a, tam da söyledikleri nedenle, Irak'ı başarılı bir demokrasiye çevirip Arap dünyasında dönüşüm başlatmak için girdiler. Irak'ta zorba bir diktatörün baskısı altında, demokrasiye hazır, eğitimli insanlar görüyorlardı. Sandılar ki, Saddam Hüseyin'i devirince, tencerenin kapağı kalkacak ve Irak demokrasisiyle karşılaşacağız. Bense, ortaya çıkmayı bekleyen bir Irak demokrasisi olmadığına, demokrasinin askeri kuvvet kullanarak kurulamayacağına inanıyordum."

Irak'ta iç savaş, yabancı müdahalesi olmadan sürse barışın sağlanabileceğini yazdınız...
"İç savaşın amacı iç barışı getirmektir. Amerika da çok kanlı bir iç savaş yaşadı. Yabancılar gelip Amerikalıları durdursaydı, ABD bugün hâlâ Kuzey ve Güney olarak bölünmüş olurdu. Iraklıların, kendi tarihlerini yapmasına izin verilmeli. Şiilerle Sünnilerin karışık yaşadığı köyler, şehirler bölünmeye başladı. Bu, iç savaşın iç barışı getirmesidir. Ayrıştıkça, birbirlerinin üstüne çıkmamaya başlayacaklar."

Bush'a tavsiyeniz ne?
"Başkan Bush, hâlâ Irak'a demokrasi götürme projesine kendisini kaptırmış halde. Dolayısıyla, durumu kavraması zaman alacak. ABD'nin Irak'ta yaptıkları yüzünden, yeni bir Ortadoğu oluştu. Bu, demokratik ve barışçı bir Ortadoğu değil; Sünni ve Şii diye bölünmüş bir Ortadoğu. ABD, Lübnan'da, Şii Hizbullah'a direnen Sünni Başbakan'ın, Irak'ta ise Şiilerin yanında. Bu, o bildik 'böl ve yönet' halidir. Eğer bir ülkeye saldırırsan, ancak o ülkeye hükmedecek kadar güçlü değilsen, savaşan birçok fraksiyon çıkar ve ortada kalırsın."

ABD, 2007'de Irak'tan çıkmanın koşullarını yaratabilir mi?
"'Böl ve yönet' sayesinde bunu yapmak pek zor değil. Şiiler Amerikalılara, kalıp Sünnilere karşı kendilerine yardım etmesi için; Suudi Arabistan ve Emirlikler'deki Sünniler ise, kalıp Şii güdümlü bir Irak'ın oluşmasını engellemesi için yalvarıyor. Durum biraz düzelince, ABD'nin Irak'tan ayrılması ya da, daha büyük olasılıkla, çöldeki sakin üslere çekilmesi kolay olacak."

Bir makalenizde, ABD'nin İran'ı "henüz" bombalamaması için nedenler sıraladınız...
"O makaleyi yazmamın nedeni, 'Aceleye gerek yok' demekti. İran'ın nükleer programı son derece yavaş ve beceriksizce ilerliyor. Eyleme geçmek için zaman var."

Ahmedinecad iktidarda oldukça, ABD-İran yakınlaşması mümkün mü?
"Mesele Ahmedinecad değil, rejimin bütünü. Ilımlı, nazik ve Batılı entelektüellerle 170 adet uluslararası konferansa katılan eski cumhurbaşkanı Hatemi bile aşırı dinci ve, örneğin, Bahailerin hayat hakkı olmadığına inanıyor. Aşırı dincilerin nükleer silah yapmasına izin verilmeyecek. Ahmedinecad olsun olmasın, 12'nci İmam'ın geri geleceğine bir siyasi proje olarak inananların nükleer silahı olmasına göz yumulmayacak."

Terörle mücadele kazanılıyor mu?
"Teröristlerin tek büyük başarısı, 11 Eylül. Gerisi, sağa sola bomba koymak. Bombalar şok yaratsa da, enkazı kaldırıyoruz ve hayat sürüyor. Terörizm, hiçbir ülke için stratejik bir tehdit değil; askeri değil, polisiye bir sorun. El Kaide bile küçüldü, fazla bir şey yapamıyor. İsrailliler, oldum olası terörizmin hedefi, ama bu süreçte nüfusları 10, milli gelirleri 30 kat arttı; Tel Aviv'de iyi lokantalar bile var. Bu, teröristlerin ne kadar az şey elde ettiğini gösteriyor."

Avrupa bir coğrafya mı, ideoloji mi, din mi, sistem mi? Türkiye bunun parçası olabilir mi?
"Türkiye, şu anki hükümetiyle Avrupa'nın parçası olamaz. Avrupalılar, bu dindar partinin Türkiye'nin yüzde 60'ını, hatta belki yüzde 50'sini bile temsil etmediğinin farkındalar, ama gördükleri kadarı onları korkutmaya yetiyor. Türkiye olmasa, Avrupalılar 'kim' oldukları sorusunu sormayacaklardı. AB, iktisadi bir proje olarak başladı ve sürdü. AB'yi, siyasi bir projeye dönüştürme yönündeki her girişim başarısız sonuçlandı. Bence, sürecin sonunu bilmek için erken. Avrupa'nın Türkiye'ye karşı tavrının çoğulcu mu yoksa basit bir ret vakası mı olduğunu, ancak Türkiye'nin seküler bir hükümeti olduğunda anlayabiliriz."

Türkiye hâlâ 'Askeri darbe olur mu' diye tartışabiliyor. Darbeye karşı garantili önlem nedir?
"Türkiye artık generallerin yönetebileceği basitlikte bir ülke değil. Askeri darbe olsa, bunun yegâne sonucu sivil yönetime hızla geri dönülmesi olur. Bu da, darbenin içini boşaltır. Darbe yaparsınız, çünkü ülkenin yanlış yola girdiğini ve askeri rejimle çeki düzen verilmesi gerektiğini düşünürsünüz. Ama toplumun çok karmaşık, çok sesli bir yapıya dönüşmüş olması, askeri yönetimi imkânsız kılıyorsa, zaten darbenin amacı ortadan kalkmıştır. Bence darbeleri önlemenin garantisi bulundu. Türkiye, artık darbelere bağışık olacak kadar modernleşmiş bir ülke."



Bu yazı 731 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Ağustos 2007 Kucaklamanın da bir sınırı var!
    • 13 Ağustos 2007 Gül, çünkü...
    • 5 Ağustos 2007 Lobi Bush'u pes ettirdi
    • 9 Temmuz 2007 İkinci büyük Irak pazarlığı
    • 25 Haziran 2007 'Oyun' içinde oyun
    • 18 Haziran 2007 'Oyun' ve sorular
    • 4 Haziran 2007 Büyükanıt, Bağdat, Barzani
    • 28 Mayıs 2007 Sınır ötesi
    • 21 Mayıs 2007 Kılıfına uydurmak
    • 14 Mayıs 2007 ABD ve "AB-Türkiye modeli"
    • 2 Nisan 2007 TSK ile ABD farklı telden...
    • 15 Ocak 2007 Sınırımızda ABD askerine hazır mıyız?
    • 1 Ocak 2007 'Türkiye'yi artık generaller yönetemez'
    • 6 Kasım 2006 ABD'nin seçimi
    • 23 Ekim 2006 Amerikan demokrasisinin kara sayfası
    • 16 Ekim 2006 Türk-Amerikan ilişkileri çok zorlanacak (2)
    • 9 Ekim 2006 Türk-Amerikan ilişkisi çok zorlanacak (1)
    • 2 Ekim 2006 Beyaz Saray'da gündem PKK
    • 10 Temmuz 2006 Gül'ün ardından 10 gözlem
    • 3 Temmuz 2006 Meşal, Esad, Bush, Erdoğan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,798 µs