En Sıcak Konular

Mahir Kaynak


Mahir Kaynak
0 0 0000

Saddam’ın mirası



Siyasete yön verenlerin ölüm ya da kötü bir şöhretle dünyayı terk etmeleriyle kahraman olarak anılması arasında ince bir çizgi olduğunun yeni bir örneği karşısındayız. Bir zamanların kudretli diktatörü, darağacına giderken, büyük oyunun feda edilen bir taşının işlevini yerine getiriyor.

Sürecin yargılanma, hukuk, adalet gibi kavramlarla yan yana gelmesinin, işlediği suç ya da suçların cezasını çektiğinin söylenmesinin hiçbir anlamı yok. Bu kategoriye giren, yani oyuncu olmaları, hükmettikleri ülkelerin gücü ve konumu nedeniyle mümkün olmayan ülkeleri yönetenlerin ortak kaderi bu. Ya kahraman ya hain olurlar ama bu şöhretleri yaptıklarının ya da yapmadıklarının bir sonucu değildir. Mesela Bush’un aynı akıbete uğramamasının nedeni, masumiyeti değil, ülkesinin güçlü olmasıdır. Orada da feda edilen taşlar vardır ama metot farklıdır. Mesela ABD’de Kennedy idam edilmemiş ama birisi onu katletmiştir. Türkmenbaşı kalp krizine yenilmiştir. Siyaset gerektirdiğinde bir sebep zuhur etmektedir.

Bu nedenle siyasetçilerin ölümü sebepleriyle değil sonuçlarıyla değerlendirilmelidir. Irak’ta bölünmeye giden yolda ‘Saddam’ın idamı ne işe yarar’ sorusunun cevabı ‘Hangi suçu nedeniyle idam ediliyor’ sorusunu gereksiz hale getiriyor.

Bazıları Irak’ta bir Şii-Kürt ittifakının kurulduğunu ve bu idamla ittifakın pekişeceğini iddia ediyor. Buna gerekçe olarak cezanın Şiiler’e yönelik bir suç nedeniyle verilmiş olması gösteriliyor. Ancak Kürt olan Cumhurbaşkanı Talabani’nin sorumluluk almamış olması ve Kürtler’e yönelik Halepçe katliamının yargı sürecine dahil edilmemesinin bir Kürt-Sünni çatışmasını körüklememek niyeti taşıdığı göz ardı ediliyor.

Irak’ta uygulanan stratejinin ana hatlarının şu olduğu söylenebilir: Bölgede, aslında ABD karşıtı politika izleyen İran’a karşı bir Sünni cephesi oluşturulacak ve Kürtler’le Sünni Araplar aynı çatı altında bulunacaklardır. Bu nedenle Saddam’ın idamının tüm sorumluluğu Irak hükümetine ve onun egemen unsuru olan Şiiler’e yüklenecektir. Bugüne kadar Sünniler’in ABD’nin müttefiki olan Kürtler’e karşı kayıtsız kalıp ABD’ne daha az yakın olan Şiiler’le çatışması bu konuda iyi bir göstergedir. Irak’taki çatışmanın bir Sünni-Şii çatışması olarak sürmesi ve Kürtler’in, bir süre, bunun dışında kalması, daha sonra Sünni cepheye katılması beklenir. Bu durumda bir Türk-Kürt çatışması herhangi bir modele uymaz ve ihtimal dışıdır. Ancak Kürtler’in, Türkiye ile çatışmadan bölgede etkinliğinin artırılması politikası izlenir ve Güneydoğu’daki barış söylemleri bu politikanın bir parçasıdır. Çatışmadan kaçınmak ama etkinliği artırmak bu politikanın parolasıdır.

Bu politikanın zayıf yanı, mezhep farklılığına dayandığı için, İran’ı bütünleştirici bir etki yaratmasıdır ve kullanılması muhtemel bir Azeri-Fars ayrışmasını engellemesidir. Ben buna rağmen Şii-Sünni çatışmasının öncelikli olduğunu düşünüyorum.



Bu yazı 1,016 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 5 Ağustos 2012 Yeni değil
    • 1 Temmuz 2012 Dünden bugüne
    • 13 Mayıs 2012 Yönlendirme
    • 14 Nisan 2012 28 Şubat
    • 8 Nisan 2012 Dış güçlerin rolü
    • 25 Mart 2012 Kürt sorunu
    • 11 Mart 2012 İstihbarat operasyonu
    • 4 Mart 2012 Zayıf yanımız
    • 19 Şubat 2012 Ekonomik kriz
    • 12 Şubat 2012 Suriye’de neler oluyor?
    • 29 Ocak 2012 Görüntü ve gerçek
    • 1 Ocak 2012 Siyaset ne işe yarar?
    • 25 Aralık 2011 Kim seçilecek?
    • 23 Ekim 2011 Ekonominin geleceği
    • 16 Ekim 2011 Ülkenin gücü
    • 17 Temmuz 2011 Karşı tarafın rolü
    • 10 Temmuz 2011 Yeni Osmanlıcılık
    • 25 Haziran 2011 Bakış açısı
    • 19 Haziran 2011 Değişen muhalefet
    • 11 Haziran 2011 Darbeyle hesaplaşmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,378 µs