En Sıcak Konular

Oray Eğin


Oray Eğin
0 0 0000

Vesikalı yarim 



Bugün “Binbir Gece”yle ilgili söylenecek herhangi bir söze karşılık ahlakçılıkla suçlanmak olası. Oysa “Binbir Gece” televizyondaki başka diziler gibi “Canım sadece bir dizi” diye geçiştirilecek kadar basit değil. Açık olan televizyonların yüzde 60’ından fazlası buna kitlenmişse bu diziyi artık “toplumsal olay” çerçevesinde değerlendirmek gerek.

Fahişeliği meşrulaştıran bir fenomen mi dense acaba?

“Binbir Gece”yle ilgili eleştirilere ahlakçılık yaftasını yapıştıranların gözden kaçırdığı bu dizinin en büyük probleminin “adlandırma” olduğu. Basın, bir kadın çocuğu için 150 bin dolar karşılığında biriyle birlikte oluyor diye bunu duygu sömürüsü eşliğinde sunabiliyor. Biriyle para karşılığında birlikte olmanın adı her yerde ve her zaman fahişeliktir oysa; bu mesleğin en basit açıklamasıdır bu. Üstelik, sebepleri ya da motivasyonu her ne olursa olsun...

“Binbir Gece”deki olayı fahişelik olarak görmeyenlerin, dizinin bu farkını diğer fahişelere kıyasla açıklamaları gerek. Vücudunu satan herkesin bir amacı vardır; fahişelik yapanlar arasında belki çok azı bundan cinsel bir haz alıp bir fantezinin parçası olarak yapıyordur ama ucuz ya da pahalı, eski ya da yeni her fahişenin bir amacı vardır.

Bu bakımdan oğlu için 150 bin dolar almak isteyen bir anneyle, günü kurtarmak için bedenini 50 YTL’ye satan Beyoğlu’nun arka sokaklarındaki bir fahişenin arasında nitelik olarak bir fark bulmak mümkün değil. Olsa olsa miktarda bir değişiklik vardır. Bir de tabii kendini pazarlama biçiminde. Daha fazla para isteyen neden daha ayrıcalıklı bir konuma otursun ki?

“Binbir Gece”deki görünmez fahişelik pazarlama stratejisi ve fahişelik yapanın kendini makyajlamasıyla bambaşka bir şekle bürünüyor. Kadın, çocuğu için bu işe kalkıştığını söyleyerek bir anlamda durumunu meşrulaştırıyor. “Çocuğu için” fikri de hafifletici sebep olarak algılanıyor.

Bu ikiyüzlülük değildir de nedir?

Türk televizyon izleyicisi için ikiyüzlülük zaten sık uğranılan bir liman. Anketlerde belgesel izlemek istediğini söyleyip, televizyonun karşısında reality’leri yüceltenler aynı ülkenin vatandaşları. Kafa karışıklığı da denebilir bu duruma.

Oysa “ahlakçı” da olmak gerekmiyor bir tanım koyabilmek için. Televizyonda “Binbir Gece” kaldırılsın diyenlerden de değilim; bir dizi toplumu fahişeliğe sürükleyecek değil. Ama aynı toplum, kolaylıkla böyle bir dizinin de katkılarıyla fahişelikle fahişelik olmayan arasındaki sınırı kaldırmaya son derece meyilli.

Sonuçta yıllardır izlenen, tüm zamanların en iyi romantik komedilerinden “Pretty Woman” da, iki saatin sonunda başlangıcını tamamen unutturmasına rağmen düpedüz bir fahişelik hikayesidir. Julia Roberts, Hollywood Boulevard’da uzun çizmeleri ve peruğuyla işadamını o gece için kapatmıştır, sonradan Rodeo Drive’dan alışveriş yapacak hale gelmesi her ne kadar onun bu geçmişini unuttursa da özünde fahişe olduğu gerçeğini değiştirmez.

“Binbir Gece”nin kadın karakteriyle farkı birinin diğerine göre daha dürüst oluşudur. “Pretty Woman” başarıyla fahişeliği unuttursa da, ilk başında karakterinin aslını verecek kadar açıktır. “Binbir Gece” bunu gizlerken izleyicinin değil, kendi ahlak kriterlerinin muğlaklaşmasına yol açar.

Televizyon izleyicisindekine benzer bir kafa karışıklığı, RTÜK gibi toplumun ahlak bekçisi olmaya savunanlarda da var. Televizyonda her şey gösterilebilir, her şeyin yeri ve zamanı vardır ama iç içe geçmiş bir denetimciliği kabul etmek zordur. İç çamaşırıyla kadın görüntüsü yasak, kendi bedenini satmak isteyen bir kadın üzerine destanlar serbest. Üstelik, biri diğerine göre toplumda daha bilinir, daha görünür halde: Çocukları korumak isteyenlerin plajları da kapatması gerek herhalde...



Bu yazı 799 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Mayıs 2007 Değişen kartvizitler ve dönemsel zenginler 
    • 30 Mart 2007 İlginç bir ailenin iflası 
    • 7 Mart 2007 Bir kanal ölü doğarsa... 
    • 26 Şubat 2007 Mehmet Barlas'ın şefkatli elleri
    • 8 Şubat 2007 Hürriyet'in fotoğraf hilesi
    • 7 Şubat 2007 Bu kadar ucuz mu?  
    • 29 Ocak 2007 Sezercik düşman parçası  
    • 23 Ocak 2007 Atlas bebek neden doğdu? 
    • 17 Ocak 2007 Bir komplo teorisi
    • 27 Aralık 2006 Vesikalı yarim 
    • 21 Aralık 2006 Bu kodları çözmemiz gerek  
    • 6 Haziran 2006 Haber kanalları tehlikenin farkında mı?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,160 µs