En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Babalar ve kızlar



‘Babalar ve kızlar’ sözünün hepimizin ruhunda uyandırdığı sıcaklık... Barındırdığı duygusal karmaşıklık nedeniyle edebi bir lezzeti de içeren bu ilişkinin bize çağrıştırdığı sevgi duygusu... 
 
Sizi yanıltmasın.
Bizim manşetimizdekiler bundan çok uzak.Burada sözü edilen düpedüz dehşet hikayeleri...

Kızların canlarını almaktan, türban takıyorlar diye üniversiteye sokmamaya kadar...

Her türlü eziyeti yapan...

Yapmayana da yaşamı dar etmeye kalkışan...

Kızını öldürene ceza indirimi yaptığımıza göre, kızlarına eziyeti reva gören bir toplum görüntüsü veriyoruz.

***

Kızlarımızı ‘töre’yi öne sürerek öldüren...

Cinayeti işleyen katile de töre nedeniyle ceza indirimi uygulayan bir ülke olarak yaşayıp gidiyorduk.

‘Yaşam güvencesi’ni esas almayan bir toplumun uygarlığından söz edilemeyeceğine inanan AB buna karşı çıktı.

Bu vesileyle bu uygulamadan vazgeçtik.

Ama kızını öldüren İskenderunlu babaya verilen müebbet cezasının ‘fazla’ bulunmuş olması, eski anlayıştan pek de fazla vazgeçmediğimizi göstermekte...

***

Vazgeçmediğimizin tek işareti bu yargı kararı değil elbet.

Şanlıurfa’daki olay da bunu gösteriyor.

Bunca sakat çocuğa karşın hálá akraba evliliğinde ısrar ederek kardeşinin kızını yani öz yeğenini oğluna isteyen...

İstediği olmayıp da yeğeni başka biriyle sözlenince bunu ‘iffetsizlik’ sayan...

Ardından töre gereği öldürülmesini isteyen...

Bunu kabul etmeyerek kızını kurtarmaya çalışan babanın yani öz kardeşinin evini içindekilerle birlikte yangına veren bir anlayış var bu ülkede.

Bunu üreten toplumsal yapıya hayretler içerisinde eğilip bakmamız gerekirken, bizi neden izzet ikballe kabul etmiyorlar diye dış aleme şaşırmamız da başka bir dehşet hikayesi aslında.

***

Kızını alınıp satılan bir mal gibi görmek...

Bireyselliğine ölüm cezası biçmek...

Ve buna da topluca isyan etmek ve bu toplumsal şartları değiştirmek için ayağa kalkmak yerine...

Onay vermek...

Babalara kız katili konumunu uygun bulmak...

***

Cinayeti kutsayan, kız çocuklarını alınıp satılan bir mal gibi gören, bir ‘mal’ olmaya razı gelmeyenleri öldüren ve bu cinayetin ‘haklı nedenleri’ olduğuna inanan bir hukuk yapısını sürdüren anlayışa ne diyeceğiz?

Toplumsal kültür mü bu?

Gerçekten ‘kız katili’ olmak bizim kültürümüz mü? Geleneklerimiz diye bunlarla mı övünüyoruz?

Bunlara mı sahip çıkmaya çalışıyoruz?

Bu anlayışın değişmesini isteyen Avrupalılar bunu ‘düşmanlıklarından’ mı yapıyorlar?

***

Biz bu anlayışla AB üyesi olabilecek miyiz bilmiyorum...

Ama bu vahşet ve bu vahşeti haklı bulan hukuk sistemimizle ‘Avrupa’nın yamyamları’ olacağız.

Bunu hak ettiğimize de inanmıyorum.

Böyle güçlü bir tarih, böylesine zengin bir kültürden gelip ‘katil yamyamlık’ta demir atmak kendimize yapabileceğimiz en büyük haksızlık.

Aramızdan ‘kız katilleri’ çıkabilir...

Onların bizim kültürümüzü temsil etmediğini göstermek de öncelikle yargıya düşer. Bunun ‘kültür’ değil ‘suç’ olduğunu söyleyen yargıya...

Ne diyorsunuz sayın yargıçlar?

Hukukumuz ‘suç’la ‘kültür’ü birbirinden ayırt edemiyor mu gerçekten?



Bu yazı 788 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,450 µs