En Sıcak Konular

Ertuğrul Özkök


Ertuğrul Özkök
0 0 0000

O kapı bir gün açılabilir mi




ÖNCEKİ gün Rahmi Koç Müzesi’ndeki "Halat" restoranda, Fener Patriği Bartholomeos’la öğle yemeğinde beraberdik.

Bartholomeos ilginç bir patrik.

Karşılaştığınızda Türkler gibi yanak yanağa öpüşüyor.

Müzenin restoranına sık sık geliyor olmalı ki, bana yengeç bacağı yememi tavsiye etti.

Yemeğin yanında rakı istedi.

Dikkat ettim, rakıyı susuz içiyor.

* * *

Yemekte ilginç konular konuştuk.

Tabii birinci konumuz, Papa XVI’ncı Benedikt’le yaptıkları görüşmelerdi.

Ben kafamdaki soruları sordum, Patrik Hazretleri ile Patrikhane’nin basın işlerini yürüten yardımcısı çok açık cevaplar verdi.

Papa ile hangi dilde konuştuklarını sordum.

"Baş başa görüşmemizde İtalyanca konuştuk. Ancak geniş heyetlere geçtiğimiz zaman İngilizce konuşmaya başladık" dedi.

Patrikhane’deki ayinle ilgili bildiride neden Türkçe çeviri de yoktu?

Patrik, "Dini terimlerin Türkçe karşılıklarını bulamıyoruz" dedi.

Bir süre önce Bekir Coşkun’un eşi Andre’nin annesinin cenazesine katılmıştım.

Cenaze ayini, Şişli’de küçük bir Katolik kilisede yapılmıştı.

Rahip, "Aramızda Müslüman Türkler de var, o nedenle ayini Türkçe yapacağım" demişti.

Ayrıca önümüze konulan küçük kitapçıklarda duaların Türkçeleri de vardı.

Bartholomeos, "Katoliklerin cemaati içinde çeşitli grup insan var. Bizde sadece Rumlar olduğu için başka dillere ihtiyaç olmuyor" dedi.

Bu arada, söz konusu bildirinin Türkçe çevirisinin de hazırlandığı, ancak bunun tören sonuna yetiştirilemediği belirtildi.

Galiba internet sitesine konacakmış.

* * *

Merak ettiğim ikinci konu, Fener Patrikhanesi’ndeki o ünlü kapının neden açılmadığıydı.

Bu kapının, Fener’in eski patriklerinden birinin Osmanlılar tarafından idam edilmesinden sonra kapatıldığı ve bu olayın anısına hiç açılmadığı biliniyor.

Bazı Türkler buna "kin kapısı" diyorlar.

Artık bu kapı açılsa iyi olmaz mı?

Patrik Hazretleri bu soruya da şu cevabı verdi:

"Buna kin kapısı demek yanlış. Bizler bunu hiçbir zaman kin kapısı olarak görmedik. Türkler de görmüyordu, ama son zamanlarda bir kişi bu kelimeyi icat etti. Bizim asıl cemaatimiz Yunanistan’da. Bu kapıyı açarsak orada çok tepki alırız. Ayrıca bu kapının açılması da mümkün değil. Çünkü betonla yere gömülmüş."

Bunun üzerine şöyle bir öneride bulundum.

Acaba bu kapıyı açmadan, üzerine şöyle bir plaket asılamaz mı?

"Bu kapı, öldürülen Patrik’i anmak için kapanmıştır. Ancak bugün anlamı artık değişmiştir. Bu kapı, dinler ve milletler arasındaki düşmanlığı değil, tam aksine bütün dinlerin mensuplarının birbirlerine karşı hoşgörülü, yardımcı ve anlayışlı olmasını hatırlatmalıdır. Bu kapının bugünkü anlamı budur."

Patrik "İlginç bir düşünce" demekle yetindi.

Buna karşılık o da başka bir şeyi hatırlattı.

Patrikhane’nin bulunduğu sokağa da, o patriği idam ettiren sadrazamın adı verilmiş.

Sokak hálá o adı taşıyormuş.

Yani açılmayan kapı, değişmeyen sokak ismi.

Patrik’in basın danışmanı, "O gün Patrik’i idam ettiren sadrazam da daha sonra idam edildi" diyor.

* * *

Patrikhane’nin basın danışmanı, Teknik Üniversite okumuş, ruhani hayata sonradan geçmiş biri.

Çok ilginç bir şey söylüyor:

"Bugün Ortodoks kilisesinin bütün büyük din adamlarının hepsi Anadolu çocuğudur. Çoğu Kapadokyalıdır. Ancak bunların eserlerinin hemen hiçbiri Türkçe’ye çevrilmemiştir. Bana göre Türk Tarih Kurumu bunları mutlaka Türkçe’ye çevirmelidir. Çünkü bu Türk tarihinin de bir parçasıdır."

Patrik Hazretleri, çok ilginç bir şey daha anlattı.

Ancak onu, Başbakan’dan teyidini aldıktan sonra yazacağım.



Bu yazı 1,214 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Ocak 2011 İslam’ın samimi sesi bu mektupta
    • 23 Eylül 2010 Hayır Ahmet, babanı sen öldürttün!
    • 2 Temmuz 2010 Halk avukatları silkeliyor
    • 1 Haziran 2010 Size sesleniyorum İsrailli dostlarım
    • 15 Mayıs 2010 O kitabı yeniden yayınlamak isterdim
    • 11 Şubat 2010 Postmodern faili meçhuller
    • 7 Ocak 2010 Eyvah, yine dil zaptiyeliği mi
    • 5 Ocak 2010 Önümüzdeki dönem yükselecek yazarlar
    • 3 Ocak 2010 Genel yayın yönetmeni nasıl gider
    • 9 Aralık 2009 Herkesin iki oy hakkı olmalı
    • 25 Kasım 2009 Ergenekon sanığı ile ortak hisler
    • 12 Kasım 2009 Bu da benim ilerleme raporum
    • 14 Ekim 2009 Kimse bana şunu sormadı
    • 1 Ekim 2009 Jurnalci gazetecilere yazıyorum
    • 16 Eylül 2009 Provokatör veya yoldaş
    • 11 Eylül 2009 Gazetecinin felaketi
    • 27 Ağustos 2009 Ben, gazeteci Ertuğrul Özkök
    • 28 Temmuz 2009 Cesur Türkler, cesur Kürtler
    • 16 Temmuz 2009 Manşet yapmamak doğru muydu
    • 8 Temmuz 2009 Kavgayı bitirmek için plan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,165 µs